‘Mülkiyet hakkımızı kullanmak istiyoruz’
İnciraltı ve Bahçelerarası’nın 2002 yılında SİT derecesi aldığını hatırlatan İNGEDER Başkanı Karabulut, yetkililere kanun üzerinden çağrı yaptıİnciraltı ve Bahçelerarası’ndaki toprak sahipleri bölgeleri için planlama bekliyor.
Uzun süredir süren bekleyişin ardından umduklarını bulamayan bölge sakinleri, bölgenin 2002 yılında SİT derecesi aldığını vurguladı. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yer alan, “SİT ilanından sonra, Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir ve 18 ay içerisinde Koruma Amaçlı İmar Planları hazırlanır” ifadelerini hatırlatan İnciraltı Gelişim Derneği (İNGEDER) Başkanı Tayfun Karabulut, “İnciraltı toprak sahipleri olarak yıllardır plan ha bugün ha yarın çıkacak ümidi ile yaşamak bizleri umut yorgunu yaptı. Bugüne kadar kanun ve nizamdan ayrılmadan devlet büyüklerimizin sözlerine güven duyarak bu günlere İnciraltı toprak sahipleri olarak geldik. Geldiğimiz süreçte çok yıprandık, hem manevi hem de maddi çok zararlar ettik ve de hala ediyoruz” dedi.
‘KAMU ZARARI VAR’
“2002 yılında kamu mülkü olan Kent Ormanı çevresi 1’inci derece karşısında olan ve şahıs mülkiyetinde olan 5 milyon metrekare arazilerimizde 2 veya 3’üncü derece SİT olarak belirlendi” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Karabulut, şu ifadeleri kullandı: “Yirmi senedir planların yürürlüğe gireceği günü tüm imkansızlıklara rağmen sabırla inanarak bekledik. Anayasa herkese mülkiyet hakkını tanımakta, güvence altına almakta ikinci fıkrası mülkiyet hakkının hangi koşullarda sınırlandırılabileceğini ya da mülkünden yoksun bırakılabileceğini düzenlemektedir. Bu fıkra mülkiyet hakkının ancak ‘kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlandırılabileceği’ şeklindedir. İçinde bulunduğumuz durumda kamu yararı değil tam tersine kamu zararı vardır. Mülkiyet hakkı başkasına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, kişinin, bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanma biçimini değiştirme, harcama ve tüketme yetkilerini kapsar. Bizler ise Anayasa ile teminat altına alınmış olan mülkiyet hakkımız olan topraklarımızda, daha önceki beyanlarımda da belirttiğim gibi bölgenin tarım vasfını kaybetmesi nedeniyle sadece vergi ödeyerek bekçilik yaptık. Bu vergileri devletimize olan inancımız ve güvenimiz nedeniyle, mülkiyetimizden bir kuruş dahi kazanmadan hep zorluklarla ödedik. Atalarımızdan bize iki şey miras kaldı. Tarım vasfını yitirmiş topraklar ve Emlak Vergileri. Bizlerde çocuklarımıza yada bu gidişle torunlarımıza böyle bir miras bırakmak istemiyoruz. Anayasada güvence altına alınmış mülkiyet hakkımızı kullanmak istiyoruz.”
Büyük Resimler